Köşe Yazıları
Gurbetçinin Halini Ancak Gurbetçi Anlar…
Vatan hasretiyle geçen bir ömrün ardından, umutla beklerken yaşanan hayal kırıklıkları…

Değerli Dostlar,
Gurbetçinin kıymetini de, çektiği çileyi de ancak bir gurbetçi anlayabilir…
Yaklaşık 60 yıl önce Avrupa’ya gelen ve bir hayalin peşinden
gençliğini, yıllarını, sağlığını ve şimdi de hayatını veren
gurbetçiler…
Kimi zaman Avrupa’da itilip kakıldılar, ezildiler, hakları yendi.
Kimi zaman da anavatanları Türkiye’de ötekileştirildiler,
kullanıldılar, hatta dolandırıldılar.
Müteahhitlerden, ustalardan, turizmcilerden, otellerden, kendi
kiracısından, hatta öz akrabalarından bile darbe yiyenler oldu…
Ama yılmadılar. Vazgeçmediler.
Bir gün Türkiye’ye döneriz umuduyla,
Boğazlarından, çocuklarından, hayallerinden ve hayatlarından kısarak
para biriktirdiler.
Yaşlanınca sevdikleri memlekete dönmeyi hayal ettiler…
Ama o hayallerden ve birikimlerden çoğu zaman başkaları faydalandı.
Kimi fahiş fiyata arsa, tarla, daire sattı.
Kimi düğününe, derneğine borç aldı ve asla geri ödemedi.
Kimi “yüksek faiz” vaadiyle kandırdı,
Kimi “helaldir, faizsizdir” diyerek soydu gitti…
Kimi de “sizi Türkiye’de emekli yaparız” deyip insanların umutlarıyla oynadı.
Böylece…
Ev yerine arsa alanların milyarlarca birikimi buharlaştı.
“Değerlenir” diye dağ başından alınan arsalar, tarlalar yıllarca satılamadı.
Arabalar garajlarda veya akraba elinde çürüdü.
Evler kiraya verildi, beş kuruşa kiracının elinde harap oldu.
“Helal” diye parasını holdinglere yatıranların emeği, din kisvesiyle
dolandırıldı.
Biriktirip bankaya yatıranların peşine Avrupa vergi daireleri düştü.
Son olarak da devlete güvenen,
“Yatırayım, emekli olurum, sigortam olur, helal maaş alırım” diyen
binlerce gurbetçi,
aracı şirketler ve şahıslar yüzünden mağdur edildi.
Öyle ki;
Aracı çakallara güvenip yasal sandıkları yollarla emekli olan on
binlerce gurbetçi,
Geriye dönük yatırdıkları yüzbinlerce lirayı kaybettiği gibi,
Şimdi bir de üzerine faiziyle geri ödeme talebiyle karşı karşıya…
İnsan sormadan edemiyor:
Milyonlarca gurbetçi,
Türkiye’nin her köşesinden gelen genç, temiz, umut dolu insanlar
Daha ne kadar kullanılacak?
Daha ne kadar “Vatan aşkım” derken hor görülecek?
Avrupa’da yabancı, Türkiye’de de yabancı olmaya ne zaman son verilecek?
Kaç kişi daha “memlekete katkım olsun” diye yollarda can verecek?
Kaç kişi daha en yakınına kadar herkesten kazık yiyecek?
Ne zaman bitecek şu tablo:
Bir tabak köfteye bin lira,
On beş avroluk arabaya elli avro ödemek?..
Gurbetçi daha ne kadar Türkiye’ye para taşıyacak?
Ben söyleyeyim:
Üç, bilemediniz beş yıl sonra,
Yeni nesil Türkiye’ye ne tatil yapmaya ne de yatırım yapmaya gidecek.
Orada yaşlanmayı bile hayal etmeyecek.
Birkaç yıl sonra,
Gençken gidemeyen, yaşlıyken de gidemeyecek.
Bugün her gün Avrupa’dan onlarca cenaze uçağı kalkarken,
O zaman belki ölülerimiz bile gitmeyecek…
Avrupa topraklarında gömüleceğiz…
Ve işte o zaman –belki– devletin bile tam sayısını bilmediği
Yedi mi, sekiz mi, belki de on milyon gurbetçinin kıymeti anlaşılacak…
Ama iş işten geçmiş olacak.
Çünkü gurbetçinin halini ancak gurbetçi bilir.
Gelin,
Birlik olalım, kardeş olalım, kardeş kalalım.
Birbirimizin kıymetini bilelim.
Kavga, dövüş, küslük, kırgınlık boş şeyler…
Dostça kalın, hoşça kalın.
Attila Dinçer
TüGem
Türk Dayanışma ve Danışman Birliği Başkanı
